Belgrad seyahati öncesinde ve havalimanına varıldığında yapılması gerekenleri birinci yazımda yazmıştım. Şimdi gelelim şehir gezisi ile ilgili notlarımı paylaşmaya. Sayfanın sonuna bahsettiğim lokasyonlar ile ilgili harita bağlantılarını ekliyorum. Oradan konumlara ulaşabilirsiniz. Belgrad ‘ı gezmeye başlayalım.
Pekara Trpković – Slavija ( Fırın )
Sabah ilk işimiz kahvaltı yapmak amacıyla Pekara Trpković – Slavija ‘a gitmek oldu. Sırbistan’ın meşhur bürekini yemek için sıraya girdik. Özellikle bürek olarak yazdım çünkü bürek olarak telafuz ediyorlar. Gerek yerel halk, gerekse turistlerin yoğun ilgi gösterdiği bir börekçi olduğu için her sabah gitmemizde kapıda kuyruk vardı. Ortalama 10 15 dakika bekledikten sonra sıra bize geliyor ve peynirli büreklerimizi alıyoruz. Börek biraz yağlı gibi gözüküyor ama ilginç şekilde mideme hiç dokunmadı 🙂 Porsiyonları da hayli büyük. Biz kahvaltımızı çoğunlukla peynirli bürekle yaptık. Yanında ayran isteyebilirsiniz.

Taş Meydan Parkı ve Aziz Mark Kilisesi
Kahvaltı sonrası ilk durağımız Taş meydan parkı oluyor. Şehrin bir çok yerinde büyüklü küçüklü parklar mevcut. Bu konudan özellikle bahsetmek istiyorum. Bir yerden bir yere yürürken illa ki bir parkın yanından geçiyorsunuz. Bu parklar şehrin bitki örtüsü olmuşlar ve insanlar da çocuklarıyla, evcil hayvanlarıyla gün içinde boş vakitlerini buralarda geçiriyorlar. Şehrin ara sokakları tamamen ağaçlandırılmış ve bu sayede sokaklarda güzel bir gölge ve serinlik var. Ağustos ayında 30 derece üstü sıcaklıkta şehri gezerken sürekli kendimizi bu ara sokaklara attık. Ağaçların gölgesi altında keyifli yürüyüşler gerçekleştirdik.

Gelelim Taş meydan parkına, yemyeşil parkın içinde Aziz Mark kilisesine gidiyoruz. 1940 yılında yapımı tamamlanan Sırp Ortodoks kilisesinin görkemli gözüken bir mimarisi bulunuyor. Ülkenin en büyük kiliselerinden biri olan Aziz Mark Kilisesi Sırp-Bizans mimarisi baz alınarak inşa edilmiş. Park ile birlikte kiliseye ayırdığımız vakit bir saati geçti. Planınızı buna göre yapabilirsiniz.


Sırbistan Parlamento Binası
Taş meydan parkından şehrin meydanına doğru yürüyüşe geçtiğimizde, hemen karşımıza Sırbistan Parlamento Binası çıktı. Geniş bir meydan üstüne yapılmış olan bina, gece ayrı gündüz ayrı göz alıcı duruyor. Fotoğraflamasam olmazdı. Bina da turistik geziye izin veriliyor mu bilemiyorum. Biz ziyaret etmeyi denemedik. Okuduğum kadarıyla bina 1936 yılında kullanıma açılmış ve sonradan restore edilmiş.

Sırbistan Ulusal Müzesi
Parlamento binasını yürüyerek geçtikten sonra Cumhuriyet Meydanına geldik. Meydan ortasında Prens Mihailo’nun at üstünde heykeli var. Prens Mihailo, liderlik ettiği isyan ile Sırbistan’ın Osmanlı’dan ayrılarak kendi içinde bağımsız olmasını sağlamış ve sonradan Osmanlı tarafından Prens olarak tanınmış. Meydanın hemen yanından başlayan ve Kale Meydan ‘a kadar ilerleyen caddenin adıda yine Mihailova caddesi.


Cumhuriyet meydanının hemen yanında Sırbistan Ulusal Müzesini ziyaret ediyoruz. Bu müzeye uğramanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Müzede, Sırbistan’ın bulunduğu topraklarda tarih öncesi dönemden başlayarak bir çok önemli çalışmanın, tarihi kalıntıların sergilendiği bölümler var. Bunun yanında yakın tarihten bir çok tablo ve çeşitli eserler de bulunuyor. Uzun uzun gezdik ve çok keyif aldık. Müzeye giriş 300 Sırp Dinarı fakat ziyaret ettiğiniz dönemde farklı bir sergi de bulunuyorsa, orası için ekstra bir bilet satıyorlar. Müzeyi gezmemiz 3 saatimizi aldı. Öncesinde de uzun bir yürüyüş yaptığımız için müzenin sonlarına doğru yorulduğumuzu hissettik. Eğer müzede vakit geçirmeyi seven biriyseniz, buraya günün daha erken vakitlerinde gelmenizi tavsiye edebilirim.

Konumlar
Pekara Trpković – Slavija ( Fırın )
Aziz Mark Kilisesi ve Taş Meydan Parkı
Sırbistan Ulusal Müzesi ve Cumhuriyet Meydanı
Belgrad seyahatimin ilk yazısını okumadıysanız buradan okuyabilirsiniz.
Bir yanıt yazın